Gelibolu Masaj Salonu Masöz Hilal

Gelibolu Masaj Salonu

riske atıyordunuz; oysa bugün, sahip olduğunuz o yürek gitmiş, onun yerini bir ’emniyet sandığı’ almış. Tüm bunlardan dolayı sizden ayrılmaya karar verdim. Artık düşüncelerinizi, minik böbürlenmelerinizi, zavallı özsaygı kaygılarınızı ve kaybetmektense vazgeçme isteğinizi sizinle paylaşmak istemiyorum. Sizi ve dört elle sarıldığınız o ölçülü olma tutkunuzu artık terk ediyorum; bundan bu şekilde Laura’yı içimden geldiği şeklinde, sevebildiğim süre sevecek ve her erkeğin başma geldiği benzer biçimde bettim de başıma geldiği vakit, iktidarsızlığı kabulleneceğim. Onurumu yitirme kaygısı yüzünden Laura’yı terk etmeyeceğim, çünkü bu şekilde bir kaygı bile, sevgi eksikliğinin kanıtıdır. Elveda.” Zarfın üzerine kendi adresimi yazdım, gidip tezgâhtan bir pul aldım ve zarfı posta kutusuna attım. Gelibolu Masaj Salonu

Gelibolu Masaj Salonu

 

İçim rahatlamış olarak geri dönerek masama tekrar oturdum. İnşam kendine karşı iradeli davranıp zor bir karar almayı becermekten ve aldığı karardan caymamaktan daha fazla rahatlatan bir şey yoktur. “Ne var Jacques? Sen… Beni bırakmaya niyetli değilsindir, ümit ederim? Kahvede verilen bir randevu ve ‘sana önemli bir şey söyleyeceğim’, Gelibolu Masaj Salonu bütün bunlar, işi ikimiz baş başa kalmadan çözümlemek için mi?” “Zavallı birinden kurtulmak için müthiş uğraştım ve seni görmek için acil ediyordum, hepsi bu. Yirmi yaşlarındayken, bu kahvede çoğu zaman mutsuzdum; ve bunun değişmesi için araya çok uzun bir vakit girmesi gerekti.”

 

Dirseklerimiz masanın üzerinde, ellerimiz ellerimizdeydi. Gözlerine yaşlar doldu. Jacques, insan tam bir mutluluk içindeyse ne yapar? Beynine bir kurşun mu sıkar ya da ne bileyim, başka bir şey mi yapar? Gelibolu Masaj Salonu Hırsızlık yapıyormuşum gibi bir duygu var içimde. Dünyanın mutluluk için yaratılmadığım düşünüyorum genel anlamda, zaman içinde yatışan bir duygudur bu. Öyle göründüğü gibi mutluluktan korkmamak gerek. Mutluluk, geçirilecek hoş bir zamandır yalnızca.” Ellerimi dudaklarına götürdü. Garson, kıvrıla kıvrıla bize ulaştı, elindeki fişi yırttı, bir fincan tabağım ters çevirdi, bekledi, peçetesiyle mermerin bir defa daha tozunu aldı ve sonra, tanrıların sipariş almasma izin vermediğini düşü-nürcesine uzaklaştı. Sesimi yükseltmiştim. Laura susuyor, beni dikkatle süzüyordu.